Yer küremizin yaklaşık %70’ini su kütlesi oluşturmaktadır. Bu durunda dünyamız insanlarının su sıkıntısı çekmemesi gerektiği düşünülebilir. Oysa, özellikle Afrika ve Asya kıtasının birçok bölgeleri başta olmak üzere tüm dünyamız, hele de son yıllarda büyük oranlarda su sıkıntısı çekmekte ve hatta kuraklık ve susuzlukla boğuşmaktadır.
Bu güne kadar yapılan birçok savaşın asıl sebebinin su kaynakları olduğu bilinmekte ve asıl önemlisi de bundan sonra su için geniş kapsamlı, ciddi boyutlarda büyük savaşların olacağı hiçbir tereddüde meydan vermeyecek şekilde görünmektedir.
Zira mevcut su kütlesinin ancak %5’lik gibi küçük bir kısmı insan ve diğer canlılar tarafından kullanılabilecek nitelik ve kalitede bulunmaktadır.
Az miktardaki bu su kaynaklarının da çeşitli faaliyetler sonucunda sorumsuzca kirletilmek suretiyle kullanılamaz hale getirildiği ve diğer taraftan suya en çok ihtiyaç duyan insanlar tarafından ormanların tahribi başta olmak üzere doğal dengenin bozulması suretiyle yeterli yağışın alınamaması, düşen yağışın da doğal yollarla bölgede tutulup disipline edilememesi sonucu, seller ve toprak kayması gibi olumsuz etkileri ile bölgeye yarar yerine zarar verecek duruma geldiği göz önüne alındığında, çok yakın gelecekte dünyamızda ciddi su sıkıntılarının yaşanacağı ve buna bağlı olarak da öngörülen su savaşlarının başlayacağı kaçınılmaz olacaktır.
Ülkemiz bazında da durum farklı değildir. Sanıldığının aksine ülkemiz su kaynakları açısından zengin bir coğrafya değildir.
Her ne kadar toplumun en önemli ihtiyacı olan içme ve kullanma suyu sorunu ülkemiz gündeminde zaman zaman parlayan zaman zaman sönen bir gündemi işgal ediyor olsa da, özellikle büyük şehirlerimiz başta olmak üzere birçok şehir, kasaba ve köylerimize yeterli ve sağlıklı su temin edilememektedir
Kişi ve toplum sağlığının korunması ve geliştirilmesi açısından zaruri olan, yerleşim yerlerine yeterli, kaliteli ve sağlıklı içme ve kullanma suyu tamini konusu merkezi idare ve buna bağlı olarak DSİ, İller Bankası, Sağlık Bakanlığı, Tarım ve Köy işleri Bakanlığı ve özellikle de Belediyeler ve Özel İdareler gibi yerel yönetimlerin öncelikli asli görevleridir.
Ancak toplumun yeterli ve özellikle de sağlıklı içme ve kullanma suyu ihtiyacının karşılanmaması ve ayrıca da normal gelişim sürecine bağlı olarak toplumun ambalajlı su tüketimine talebi ortaya çıkmış ve özellikle de son yıllarda ambalajlı su tüketimi çok büyük boyutlara ulaşmış bulunmaktadır.
Kaynak suyu, İçme suyu ve Maden suyu gibi doğrudan içilmek suretiyle tüketimi amaçlanan suların ambalajlamak suretiyle tüketime sunulmasında uyulacak esas ve usuller her yönü ile ilgili yönetmeliklerde verilmiştir.
Diğer yandan maden suyu, içme ve kaplıca suyu gibi sular şifalı hassaları olan sulardır. Bu suların şifalı hassalarının neler olduğu, özellikle içme ve kaplıca sularının kullanım şekilleri, bu suların kullanıma sunulduğu tesislerin niteliği, boyutlandırılması gibi bu sulardan en iyi ve en doğru şekilde yararlanılabilmesi için uyulması gereken usul ve esaslar yine konu ile ilgili yönetmeliklerde belirtilmiştir
Kaynak Suyu, İçme Suyu, Maden Suyu gibi ambalajlı sular ile İçme ve Kaplıca suyu ve bunlarla ilgili tüm tesislerin kurulması, işletilmesi ve tüketimleri Sağlık Bakanlığının iznine tabi tutulmaktadır.
bu konularda uzman elemanları ile girişimcilere, yatırımcılara, halen bu konularda faaliyet gösteren işletme sahiplerine her türlü danışmanlık hizmeti en etkin şekilde verilmekte, suyun ve kaynağının niteliğinin belirlenmesinden, tesisin kurulup işletmeye geçirilmesine kadar her aşamada ihtiyaç duyulacak plan ve projelerin çizilmesi, tasarımın yapılması, raporların hazırlanması veya hazırlatılması, inşaatın yapılması ve tesisin işletmeye alınması, faaliyete geçirilmesini müteakip ilgili mevzuat doğrultusunda yapılması gereken iş ve işlemlerin usulüne ve tekniğine uygun olarak uygulanmasında sizlerle birlikte ve sizin yanınızda olmaya bu güne kadar olduğu gibi bundan sonra da devam edeceğimizin bilinmesini arzu etmekteyiz